14 Haziran 2010 Pazartesi

YAŞAMAYA DAİR

İstanbul'dayız şimdi.Taş yollu bir sokakta.En serininden esiyor rüzgar.Damağımızda hafif melankolik tatlar ,kulağımızda şehrin tınıları yürüyoruz yarım ayak.O heyecanlı birşeyler anlatıyor.Sen onunla birlikte yorumlar yapıyorsun.Benimse bir kulağım sizde ama herzamanki gibi pekçok şeyle birden ilgileniyorum.Dökük evleri izliyorum şimdi de.O ''lann'' diyip dürtüklüyor yine beni.Bense eskiden olduğu gibi ''Dinliyorum ya..'' tepkisini veriyorum.Güle oynaya geçiyoruz o sokaktan.Mutluluğu da almışız aramıza.O hiç konuşmuyor.Sade bir tebessüm var dudaklarında vakurca.Şehrin kokusuyla dolduruyoruz tüm hücrelerimizi.Özgürlüğün kalp çarpıntıları dayanılmaz heyecanlara sürüklüyor bedenimizi.Ortaköy sahiline iniyoruz.Sarı bir bank.Yorgunluğumuza yenik düşüp boğaza karşıı oturuyoruz banka.Herkes gibi yaslanıp arkamıza sıradanlığımızın tadını çıkarıyoruz.Gözlerimiz dalıyor suskunluğumuzla birlikte Boğaz'a.Hayatın ''Huzur'' denen tadını orada tadıyoruz..

3 yorum:

  1. İstanbul deyip sonra "dinlemek" kelimesi geçiyorsa yazıda Orhan Veli geliyor aklıma...
    İstanbul deyip sonra "huzur"u sarf ediyorsa dudakların Tanpınar cümeleleri kuruluyor beynimde...
    Eline ve yüreğine sağlık....

    YanıtlaSil
  2. Her zaman ve her zaman. Yan yana :')

    YanıtlaSil